Blogger tarafından desteklenmektedir.
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Diş Sağlığı ile İlgili Doğru Bilinen 10 Yanlış

Diş Hekimi Recep Eşkar, genel sağlığımızı büyük ölçüde etkileyen ağız ve diş sağlığı hakkında yanlış bilinen gerçekler hakkında şu bilgileri verdi.
Diş hekimi Recep Eşkar, birçok hastalığın ağız ve diş sağlığına gereken özenin gösterilmemesinden kaynaklandığını belirterek, halk arasında ağız ve diş sağlığı ile ilgili doğru bilinen pek çok yanlış uygulama olduğunu ifade etti. Diş Hekimi Eşkar, yalnızca “diş ağrısı” olarak adlandırılan belirtilerin bile temelde bazı önemli tıbbi ve psikolojik sorunların habercisi olabileceğine işaret etti.
 
Ülkemizde ağız ve diş sağlığı konusunda yeterince bilinç oluşmadığına dikkat çeken Eşkar, “Ağız ve diş hastalıklarında meydana gelen bozukluklar; beslenme, çiğneme problemleri, tat alma, gülme, kahkaha atma, uyku ve konuşma gibi fonksiyonel işlevleri negatif yönde etkileyebilmekte. Bunlara bağlı olarak da sosyal ilişkilerde zayıflama, utangaçlık, özgüven kaybı, anksiyete ve depresyon gibi psikososyal sonuçlar ortaya çıkabilmekte” dedi.
 
Ağız ve diş hastalıkları bazı hastalıkların habercisi olabilir
Sağlıklı diş ve diş eti için hekimlerin önerileri doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, aksi halde dişlerin ve diş etlerinin zarar görebileceğine değinen Eşkar, “Ağız ve diş sağlığı konusunda ortaya çıkan kimi sorunlar bazı hastalıkların habercisi olabilir. Bu yüzden ağzımız bir nevi vücudumuzun alarm merkezlerinden biridir. Diş fırçalama şeklinden fırça seçimine, macun kullanımından diş taşı temizliğine, süt dişlerinden ağız kokusuna kadar halk arasında bilinen yanlış ya da eksik bilgilerin paylaşılması diş ve ağız sağlığını tehlikeye atmaktadır” diye konuştu.
 
Diş Hekimi Recep Eşkar, genel sağlığımızı büyük ölçüde etkileyen ağız ve diş sağlığı hakkında yanlış bilinen gerçekler hakkında şu bilgileri verdi:
 
1- Sert diş fırçası kullanmak dişleri bembeyaz yapar
Yanlış! Çünkü önemli olan fırçanın sertliği değil, fırçalama tekniğidir. Diş fırçası, sentetik kıldan yapılma olmalıdır. Uçları düzgün sonlanmalıdır. Sert fırçalar diş etini tahriş eder, dişlerimizin minesine zarar verir ve dişlerde hassasiyet oluşturur. Uçları düzgün sonlanmalıdır. Fazla sert fırçalar diş etini tahriş eder. Fırça kılları aşınır aşınmaz (ortalama 6 ayda bir) mutlaka değiştirilmelidir.
 
2-Hamilikte diş kaybı olması çok normaldir, anne adayları diş kaybı yaşayabilir
Yanlış! “Her çocuk bir diş götürür" düşüncesi ne yazık ki ülkemizde yaygın bir kanıdır. Ancak bu doğru değildir. Ağız bakımlarını doğru ve düzenli yapan bir anne adayı için böyle bir durum söz konusu değildir.
 
3- Hamilelikte diş tedavisi yaptırmak bebek için sakıncalıdır
Yanlış! Hamileliğin her döneminde aciliyet gerektiren diş tedavileri yapılabilir, bebeğe bir sakıncası yoktur.
 
4- Çoçuk dişleri iğne ile çekilirse bir daha çıkmaz
Yanlış! Süt dişleri 6’ncı aydan başlar 3 yaşına kadar devam eder. Kalıcı dişler ise 6 yaşında çıkmaya başlar ve 12-13 yaşlarında tamamlanır. Burada önemli olan hangi dişin çekildiğidir, dişin iğne ya da başka bir şey ile çekilmesinin önemi yoktur.
 
5- Süt dişlerinin yerine daha sonra kalıcı dişler geleceğinden süt dişlerinin önemi yoktur
Yanlış! Süt dişlerinin en önemli görevi çocuğun düzgün beslenmesini sağlamaktır. Konuşmanın düzgün gelişimi de süt dişlerine bağlıdır. Süt dişleri kapladıkları alanla kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı dişler için yer tutmaktadır. Bu nedenlerle süt dişleri çok önemlidir.
 
6- Bir kez diş taşı temizliği yaptırdıktan sonra her zaman yaptırmak gerekir
Yanlış! Diş taşı temizliğinde diş yüzeyine ait olmayan maddeler (plak, diş taşı) temizlenir. Diş taşı temizliği yaptırmayan bir kişi dişleri üzerinde biriken diş taşlarını fark edemez ancak temizlik yaptırdıktan sonra birkaç gün fırçalanmayan dişlerdeki değişim hemen göze çarpar. Yani diş taşı temizliği yapılmış ya da yapılmamış olsun ağız ve diş bakımı yapılmadığı sürece diş taşlarının oluşumu kaçınılmazdır.
 
7- Çapraşık dişler ancak küçük yaşlarda düzelebilir
Yanlış! Çapraşık dişler her yaşta düzgün hale getirilebilir. Tel tedavisi her yaştan kişiye uygulanacağı gibi, tel tedavisini estetik bulmayan hastalar görünmeyen teller sayesinde düzgün dişlere sahip olabilirler.
 
8- Dişleri fırçalarken diş etlerinin kanaması normaldir
Yanlış! Dişleri fırçalarken diş eti kanaması normal bir durum değildir ve diş eti iltihabının en önemli belirtisidir. Vakit kaybetmeden diş hekimine başvurulması gerekmektedir.
 
9- Ağrıyan dişe aspirin koymak gerekir
Yanlış! Aspirin ağrı kesicidir ancak etkisi ağız yolu ile alınıp kana karışınca ortaya çıkar. Dişin üzerine konulan aspirin ağrınızı dindirmediği gibi, ıstırabınızı da arttırır. Çünkü diş etinizde yara açar.
 
10- Ağız kokusu herkeste olur ve geçmez
Yanlış! Diş çürükleri, diş eti hastalıkları, aftlar, uyumsuz ve kötü kullanılan protezler ve ağız kuruluğu, sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklar, bademcik iltihaplanmaları sonucu meydana gelebilir. Ağız kokusunun asıl nedeni olan yukarıda sayılan hastalıkların tedavisi yapıldıktan sonra ağız kokusu önlenebilir.


Ceviz kabuğunun faydaları

Ceviz, içerisinde barındırdığı A, B1, B2, B6, C vitaminleri nedeniyle insan yaşamında önemli bir yer tutuyor.

İçerisinde protein, lif, Omega 3, Omega 6 yağ asitlerini barındırırken kalsiyum, demir, çinko, magnezyum, fosfor, bakır, selenyum, manganez minerallerini ve A, B1, B2, B6, C vitaminlerini bulundurmasından dolayı insan yaşamındaki önemi büyüktür.

Ceviz ve kabuğu da çok eski zamanlardan bugünlere kadar çeşitli hastalıklarında tedavileri için ilaç yapımında kullanılmıştır.

Ceviz kabuğu hem bazı hastalıkların tedavisinde ilaç gibi kullanılırken saç, tırnak ve cilt bakımı için tam bir kozmetik üründür.
Cevizin kuru dış kabuğunun çay demler gibi demlenip içilmesi soğuk algınlığına ve öksürüğe iyi gelir. 

Bağısaklarda oluşan kurt ve solucanların tedavisi için de aynı karışım (kuru veya taze ceviz kabuğu) günde iki fincan içilerek tedavi edilebilir.

Şeker hastalığı, vücutta D vitamini eksikliğinden oluşan raşitizm hastallığı için de 10-15 adet ceviz kabuğunun su ile kaynatıp içilmesi faydalıdır.

Taze (Yeşil) ceviz kabuğu suyu çıkarılarak sivilceli cilt üzerine sürülmesi sivilcelerin ve cilt lekelerinin geçmesine yardımcı olur.

Ceviz kabuklarını ( Kuru veya yaş ) kaynayan suyun içerisine atıp 10 dakika kaynattıktan sonra saçlarımızı yıkadığımızda saç dökülmelerimiz duracaktır.
Saçlarımız eski parlaklığına kavuşacak ve yıpranmış saçlarımız kuvvetlenecektir. Saçlarımız kepeklerden arınmış olacaktır.


Uyku apnesi nedir? Belirtileri nelerdir?

Uyku sağlıklı bir yaşam için vücudun tamamının dinlenmeye geçtiği dönemdir. Bu dönemde uyku apnesi yaşayan kişilerin depresif ve sinirli bir ruh haline bürünmesinin nedeni uyku kalitesinin bozulmasıdır.

Uyku apnesi günümüzde en sık görülen hastalıklardan biridir. Son verilere göre ülkemizde görülme sıklığı %5-10 civarındadır. Apne, en az 10 saniye süreyle nefesin durması olarak tanımlanmaktadır. Uyku apnesi de bu nefes durmasının uyku sırasında meydana gelmesidir. 

En önemli risk faktörlerinden biri de şişmanlıktır. Genel olarak; kısa boylu, boynu kısa, şişman ve belirgin gıdı gibi özellikleri taşıması kişiyi hastalığın en büyük adayı yapabilir. Ancak zayıf insanlarda da görülebileceği unutulmamalıdır.

GÜN İÇİNDE SÜREKLİ UYKUNUZ GELİYORSA
Hastalığın en önemli belirtisi sabah yorgun kalkmadır. Kişinin uyku sırasında 10 saniye boyunca nefesi durduğu için sürekli çırpınarak uyanmak zorunda kalır. 

Hastada uyku kalitesi bozulduğu için, ne kadar uyursa uyusun sabah kalktığında tamamiyle yorgun hissetmeye ve her an uykuya eğilim görülmeye başlar. Uykusuzluğun kişide yarattığı yorgunluk iş hayatına ve sosyal hayatına yansıyabilmektedir.

YÜKSEK SESLİ HORLAYAN KİŞİLER DE HASTALIĞA ADAY OLABİLİR

Yetişkin insanların yüzde 30 ile 40'ı uyku esnasında horlar. Fakat her horlayan kişi uyku apnesidir demek oldukça yanlış bir tabirdir. Uyku apnesindeki horlama oldukça farklı bir durumdur. Uyku apnesi yaşayan kişilerde horlama oldukça yüksek sesli meydana gelmektedir.


Sağlık Problemlerini Arttırabilir!
Kilo etkisiyle sırt üstü yatıldığında nefes yoluyla alınan hava, hava yollarından geçmekte zorlanıyor. Zorlandığı zaman da en büyük etkisi kandaki oksijenin düşmesidir. Kandaki oksijen düştüğünde bu durum ne kadar uzun sürerse ve ne kadar sık tekrarlarsa başta beyin olmak üzere tüm organların erken yaşlanmasına sebep olmaktadır.

Uyku Apnesi Nasıl Tedavi Edilir?

Uyku apnesi tedavisi tamamiyle kişinin tedaviye yanıtına göre değişmektedir. Ortalama minimum 6 ay tedavi süresi vardır. Bu süre boyunca her gece cihaz kullanılmalıdır. Daha sonrasında tedavide belirli bir iyileşme meydana geldiğinde ise hasta cihazı gün aşırı veya haftada 1-2 gün kullanmaya başlıyor. Tedavi olumlu ilerlediğinde ise hasta artık cihaz olmadan uyumaya başlıyor.

Kilo problemi yaşayan kişiler tedavinin başarıya ulaşması için mutlaka bir diyetisyen veya endokrin uzmanına başvurmalıdır. Bu tedaviler sonucunda hasta hem kilo vermiş ve değerleri normale dönmüş olabiliyor hem de uyku apnesi hastalığı tedavisinde başarıya ulaşmış olabiliyor.

Tırnaklar Neden Yavaş Uzar?

Tırnakların yavaş uzamasının sebepleri

Tırnağınızın uzamamasında yatan sebepler neler olabilir? İşte cevabı..


Cildin ilavesi olan tırnak, vücudun gönderdiği sinyalleri ileten bir haberci görevindedir.
Peki oksijen seviyenizin bile habercisi olan tırnağın uzamamasında yatan sebepler neler olabilir?
Tırnaklarınızın uzamamasının en önemli nedeni tırnak kökünün devam eden kısmında bulunan matrix'in gelişmemesidir. Sinirlerin, lenf ve kan damarlarından oluşan matrix, tırnağınızı üretir ve hücrelerin yeniden yapılanmasını ve sertleşmesini sağlar. Beslenmeye devam ettiği süre içerisinde de büyümeye devam eder.

Biotin eksikliğinden olabilir

İnsanlarda tırnaklar günde ortalama olarak 0,1 milimetre uzar. 100 günde 1 santime eşdeğer olanbu büyümen el tırnaklarınızın tamamen yenilenmesinin yaklaşık 4-6 ay, ayak tırnaklarınızın ise 12-18 ay sürmesi demek.
Tırnak uzamamasının bir diğer sebebi ise vitamin eksikliği. B7 vitamini olarak bilinen biotin eskikliğinden sadece tırnaklarınızın uzaması yavaşlamaz aynı zamanda saç tellerinizin incelmesi ve dökülmesi gibi rahatsızlıklar yaşayabilirsiniz.. Biotin eksikliğinizi tam buğday, yumurta sarısı, tavuk ve kuzu eti, balık , süt ve peynir tüketerek azaltabilirsiniz.

Bakım yapın

Tırnaklarınızın daha hızlı uzamasını istiyorsanız mutlaka ellerinizi su ile beslemeli ve su ile temas ettirmelisiniz. Tırnaklarınızın uzaması aynı zamanda sertliğe bağlıdır. Bu sebeple tırnaklarınızı zeytinyağı ile ovabilir ya da sirke tuz karışımı hazırlayabilirsiniz, tırnaklarınızın daha güçlü olmasını sağlayacaktır.

Dudak morarması nasıl geçer?

dudak morarması

Dudak morarması şikayetleri son dönemlerde daha yaygın görülmekte olan bir sorundur. Dudak morarması nasıl geçer?

Dudak morarması nasıl geçer?

Soğuk havada kan dolaşımının yavaşlaması ile dudak morarmaları görülebilmektedir. Bununla birlikte hastalık habercisi olarak da dudak morarmaları her yaşta çeşitli iç hastalıkları sebebiyle görülebilmektedir. Bu yüzden kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir durumdur.
– En temel nedenlerden biri yanlış beslenme sebebi ile meydana gelen demir eksikliğidir,
– Eğer Akdeniz Anemisi sorunu ya da ciddi bir kansızlık problemi var ise görülebilir,
– Çok ciddi bir sigara tüketimi söz konusu ise dudakta morarma oluşabilir,
– Yoğun bir hava değişikliği yaşanmış ise morarlamalar söz konusu olabilir,
– Vücutta vitamin eksikliği oluşması ve/veya düzensiz rastgele beslenme olması halinde morarma söz konusu olabilir,
– Herhangi bir ciddi rahatsızlık ya da alerjik bir sorun nedeni ile oluşabilir.
1 adet orta boy soğan ile bir miktar maydanoz ince bir şekilde kıyılır. Bu karışımın içine biraz zeytin yağı konur. Son olarak tuz koyup karıştırılır. Bu karışım dudakların üzerine sürülür ve bir bezle üzeri örtülür. 1 saat sonra bez alınır. Bu uygulama bir hafta süreyle uygulanabilir. Herhangi bir zararı yoktur. Malzemelerin tümü doğaldır.
1 adet muz kabuğu soyulmadan ezilir ve dudağın üzerine konur. Sabredebildiğiniz sürece bu karışımı dudaklar üzerinde bekletebilirsiniz. Bu karışım dudak morluklarını iyileştiren mucize bir formüldür.
Bu formülümüzde doğal yağlardan faydalanacağız. 1 çay kaşığı lavanta yağı, 1 çay kaşığı zeytin yağı ve 1 çay kaşığı buğday yağı bir kap içinde karıştırılır. Daha sonra bir bez yardımıyla dudaklara sürülür. Bu karışım dudaklara uygulandıktan 1 saat sonra ılık suyla yıkanarak temizlenir. Bunu iki günde bir kez uygulayabilirsiniz. Dudak morarması tedavisinde oldukça etkili bir yöntemdir.
1 adet orta boy salatalık soyulur ve rendelenir. Daha sonra bir tane buz küpüyle karıştırılır. Bu sayede soğuk bir karışım elde edilir. Bu karışım dudaklara uygulanır. 20 dakika kadar dudaklarda bekletilir. Son olarak karışım dudaktan temizlenip dudaklara nemlendirici bir kremle masaj uygulanır. Bu uygulamayı her gün yapabilirsiniz. Dudak morluklarının kısa sürede geçtiğini görürsünüz.

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?

MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR

MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğü biliniyor. Meme kanseri açısından risk faktörü kabul edilen özelliklere sahip olmak mutlaka meme kanseri olunacağı anlamına gelmez. Ancak diğer kadınlara nazaran yakalanma ihtimali daha fazladır. Bu risk faktörlerine sahip olmamak da kanser olunmayacağı anlamına gelmemektedir. Meme kanserine yakalanmış pek çok kadın bu risk faktörlerinden hiçbirini taşımamaktadır. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımıyorlar. Bu nedenle, risk faktörlerini taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalı. Ama bu risk faktörlerinden birkaç tanesini birden taşıyan kadınlar daha dikkatli olmalı. YAŞ: Meme kanseri gelişiminde tek başına, en önemli risk faktörlerinden biridir. Yaş ilerledikçe meme kanserine yakalanma riski artar. Ancak ülkemizde meme kanserleri batı toplumlarına göre daha genç yaşlarda görülmektedir. Meme kanseri teşhisi konan kadınların %70’i, 50 yaş üzerindedir. Amerikan Kanser Enstitüsü’nün yayınladığı bir araştırmaya göre, 20 yaşında bir kadının önündeki 10 yıl içinde meme kanserine yakalanma olasılığı 2187’de 1’dir. Bu oran 30 yaş için 258 kadından birinde, 40 yaş için 67 kadından birinde, 50 yaş için 38 kadından birinde, 60 yaş için 29 kadından birinde, 70 yaş için 25 kadından birinde olacak şekilde yaş artar. AİLEDE MEME KANSERİ ÖYKÜSÜ: Özellikle anne tarafından 1. derece akrabasında (anne, teyze, anneanne, kız kardeş, kızı) meme kanseri hikayesi olması önemli bir risk faktörü olarak kabul görmektedir. Bu akrabalar eğer meme kanserine menopoz öncesi yakalanmışlarsa ve çift taraflı meme kanseri iseler riski daha da artmakta. Ailesel riski daha da artıran, ya da kanserin ailesel olabileceğini düşündüren koşullar şunlardır: Meme kanserinin birden çok yakın akrabada olması, genç yaşta ortaya çıkması ve hastalığın iki taraflı olması. Meme kanserlerinin %10-15’i aileseldir. Meme kanseri açısından genetik yatkınlığı olanların tanınması oldukça önemlidir çünkü bu kadınların hayatları boyunca meme kanserine yakalanma oranları % 40-60’dır. Meme kanseri ile ilişkisi kanıtlanmış olan iki gen BRCA1 ve BRCA2’dir. Bu genlerinde mutasyon (değişim) bulunan kadınların bu mutasyonları taşımayanlara oranla meme ya da over (yumurtalık) kanserine yakalanma riskleri çok daha fazladır. KİŞİSEL MEME KANSERİ ÖYKÜSÜ: Bir memesinde kanser gelişen bir kadının diğer memesinde de kanser gelişme riski, toplumdaki diğer kadınlardan daha fazladır. Ayrıca kadında yumurtalık, rahim ve kalın barsak kanseri olması da meme kanseri riskini artırır. HORMONAL FAKTÖRLER (ÖSTROJEN): Erken menarş (ilk adet kanamasının 12 yaştan önce olması) ve geç menopoz (55 yaşından sonra), ilk tam hamilelik döneminin gecikmesi (35 yaş sonrası) ve hiç çocuk doğurmamış olmak meme kanseri riskini artırır. Doğum kontrol hapı kullanımı, menopoz tedavisi için dışarıdan hormon ilaçlarının kullanımı da henüz tartışmalı olsa da risk faktörleri arasında kabul edilmektedir. BAZI İYİ HUYLU MEME HASTALIKLARI: İyi huylu meme hastalıklarının küçük bir bölümü meme kanseri gelişimi açısından risk faktörü oluşturmaktadır. MEME BİYOPSİSİ GEÇİRMİŞ OLMAK: Meme biyopsilerinde saptanan orta dereceli hiperplaziler meme kanseri riskini 1,5-2 kat (hafif derecede), atipik duktal hiperplazi 3-5 kat (orta derecede) ve lobüler karsinoma in situ (yayılma göstermeyen) veya aile hikayesi ile beraber atipik duktal hiperplazi ya da lobüler hiperplazi varlığı riski 8-10 kat (yüksek derecede) artırmaktadır. IŞINLANMA – RADYASYON (RADYOTERAPİ): Hayatın ilk 30 yılında meme bölgesine radyoterapi yapılanlarda, lenf kanseri tedavisi görenlerde daha sonra meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Bu risk özellikle 15 yaşından önce radyoterapi yapılmış olanlarda daha fazladır. Ancak meme dokusunun görüntülenmesi (mamografi) sırasında kullanılan radyasyon dozu meme kanseri gelişimi bakımından risk oluşturmayacak kadar düşüktür. BESLENME VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER: Yağ bakımından zengin beslenme şekli ve kilo alma, özellikle menopozdaki kadınlarda meme kanseri riskini artırıyor. Alkol kullanımı (günde bir kadehten fazla) yine riski artırırken sigaranın etkisi hala tartışılıyor. Düzenli egzersiz ve fiziksel aktiviteninse meme kanseri riskini azalttığı biliniyor.

Kahvaltı Etmeyenler Daha mı Çok Kilo Alır?


2003'te yapılan bir araştırmada ise verilerin toplandığı an itibariyle kahvaltı etmeyen çocukların daha kilolu olduğu görülse de üç yıl içinde bu çocukların kilo kaybettiği kaydedilmişti.

Buradan yola çıkarak genel olarak kahvaltı etmeyen çocukların fazla kilo sahibi olması ihtimalinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Fakat buna yol açan etkenin kahvaltı etmemek mi yoksa genel olarak diyetleri mi olduğunu söylemek mümkün değildir. Etken kahvaltı ise buna neyin yol açtığı bilinmiyor, çünkü genel olarak daha fazla kalori tüketmiyorlar.

Midenizin sesini dinleyin

Eğer alınan kalori miktarı değişmiyorsa, yemeklerin saati mi etken? İki büyük yemek yerine üç küçük yemek daha mı iyi? 1992'de obez kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada iki gruba aynı miktarda kalori içeren diyet planı verildi. Birinci grup bu kaloriyi günde üç yemek yiyerek tüketirken, ikinci grup kahvaltıyı atlayıp öğle ve akşam yemeklerinde tüketti.

Sonuç oldukça ilginçti. Deney öncesindeki yeme alışkanlıklarının tersini yapan gruba konmuş olanlar çok daha fazla kilo kaybetmişti. Yani kahvaltı etmemeye alışkın olanlar bu deneyde kahvaltı eden gruba dahil olmuşsa, ya da kahvaltı edenler deneyde etmeyen grupta yer almışsa daha fazla kilo kaybetmişti.

Fakat kahvaltının başka faydaları da olduğunu akılda tutmak gerekir. Bazı ülkelerde yapılan araştırmalarda kahvaltı yapan çocukların daha iyi not aldığı görüldü.

Peki, kilo vermek isteyen biri kahvaltı yapmalı mı yapmamalı mıdır? Kahvaltı yapanların daha dengeli beslendiği görülür genel olarak; ama sadece kilo yanı sizi ilgilendiriyorsa kişisel tercih işidir. Bazıları sabah erken saatte yemek yemeyi düşünemez bile. Bu genel olarak sabah insanı mı yoksa akşam insanı mı olduğunuzla da ilgilidir. Kısacası, bu konuda daha kesin veriler ortaya çıkıncaya kadar, mideniz ne istiyorsa onu yapın, onunla savaşmayın diyebiliriz.

Cilt bakımında dikkat edilmesi gerekenler nedir ?


Cilt bakımında dikkat edilmesi gerekenlerin başında ,kullanacağınız ürünün cilt tipinize uygun olup olmadığını bilmeniz esastır. Kulaktan dolma bilgilerle cildinize daha fazla zarar vermek yerine cildinizi tanıyarak yapacağınız bir cilt bakımı sonucunda daha canlı ve sağlıklı bir cilde ulaşmak mümkündür. Cildinizin ; yağlı , çok yağlı , kuru olması , t bölgesi yağlı ya da kuru olması , sivilce , siyah nokta vs. sorunların olması sorun değil , yeter ki cildinizi tanıyın ve ona en uygun tedaviyi ve bakımı sunun. Cilt bakımı çok önemsenmeyen bir şey gibi görülse de aslında bütün tedavilerin temelini oluşturmaktadır. Şöyle bir örnekle açıklayalım; soğuk bir havada dışarıya çıkmadan önce hepimiz sıkıca montumuzu, eldivenlerimizi , beremizi  takıp sıkıca giyiniriz. Bunun sebebiyle cilt bakımının, tedavilerin temelini oluşturma sebebi aslında aynıdır , tabi ki sebebi önlem almaktır. İş işten geçmeden önce yapacağınız her olumlu yatırımın karşılığını mutluluk ve özgüven olarak alırsınız.
imagesCildiniz ne kadar sağlıklıysa siz de bir o kadar sağlıklı hissedersiniz. Yapılan bir araştırmaya göre beyine en yakın yer olmasıyla birlikte yüz ve baş kısmındaki rahatsızlıklar ve sorunlar vücudun diğer bölgelerine oranla psikolojik olarak daha fazla takıntıya sebep olmakla beraber özgüven kaybında daha büyük rol oynadığı tespit edilmiştir. Cilt tipinizi bilerek ve düzenli bir şekilde uygulayacağınız cilt bakımı sonucunda karşılaşacağınız tek şey ; daha sağlıklı bir cilt ve aynaya baktığınızda içinizde hissedeceğiniz daha sağlam bir özgüven olacaktır.



Kilo Vermenin Sırları


Fazla Kilolardan kurtulmak artık çok kolay. Kilo vermenin sırlarını bu sayfamızda sizlere açıklayacağınız yapmanız gereken Tükettiğiniz gıdaları az vede doğal tüketmek.

1- Su Tüketmek.
2- Soslardan uzak durmayı denemek.
3- Yemekten sonra uykudan kaçının.
4- Süt İçin,
5- Düzenli Uyku
6- Stres ten kaçın.
7- Hazır Yemeklerden uzak durmayı deneyin

Beyaz kil maskesi nasıl yapılır? Ne işe yarar?


Rutin cilt bakımımızdan sıyrılıp bazen farklı şeyler denememiz gerekir. Uzmanların önerdiği haftada 1 kez maske yapılması. Beyaz kil maskesi bugünlerde çok konuşuluyor. Killer arasında en etkilisi ve en yumuşak olduğu için yüzünüzü irrite etmez. Hassas ve kuru ciltler için de oldukça uygundur.
Beyaz kil maskesinin cilt için faydaları nelerdir?
– Yaşlanmaya karşı oldukça etkilidir.
– Cilde parlaklık kazandırır ve canlı bir görünüm kazandırır.
– Kuru ciltleri nemlendirir, gözenekleri temizler.
– Cildi toksinlerden ve kirlerden arındırır.
– Fiyatı oldukça uygundur.
Beyaz kil maskesi nasıl hazırlanır ve nasıl uygulanır?
1 yemek kaşığı beyaz kili bir kaseye alın. Daha sonra 1 yemek kaşığı ılık suyu üzerine ekleyin iyice karıştırın. Elinizle ya da yumuşak bir fırçayla cildinize sürün. 20 dakika bekleyin ve ılık suyla güzelce yüzünüzü yıkayın. Tonik ve nemlendirici işlemini ihmal etmeyin.

NLP ile Düşünerek Kilo Verme (Zayıflama)


ABD’de yaygınlaşan, Ülkemizde de Kişisel Gelişm Online tarafından araştırılan,  NLP Diyetsiz Zayıflama Programı, beynimizi kullanarak düşünce gücü ile kilolarımızdan kurtulmamızı sağlar. Diyet bazı kısıtlamalar getirdiği için, (mesela karbonhidrat, protein gibi…) verilen kilolar tekrar alınıyor. NLP’de kişiler düşüncelerini yönlendirdikleri sürece kilolarını kontrol altında tutabilmektedir.

Düşünce gücü ile zayıflama yönteminde en önemli terapi ”Nefes Terapisi”dir. Araştırmalar sonucunda kilolu insanların yanlış nefes aldıkları görülmektedir. 1 dakika içinde alınan nefes sayısı yediyi geçiyorsa nefes probleminizin olduğunu gösterir. Düzgün nefes almak kilo vermenin anahtarıdır. Şişman insanların metabolizması yavaş çalışır ve vücut aldığı yağı yakamaz. Kilolu kişilerin vücutlarında fazla yağ olduğundan vücudun fazla hidrojen ve oksijen ihtiyacı vardır. Bu da demek oluyor ki daha fazla nefes alıp vermemiz gerekir. Çünkü oksijen hidrojenle beraber suya ve enerjiye dönüşür. Koşarken daha çok yağ yakmamızın sebebi de budur. Daha fazla nefes aldığımız için vücudumuza daha çok oksijen girer. Bu şekilde daha çok yağ yakarak kilo veririz.

Düşünce gücü zayıflamada nefes alma alıştırmalarının yanı sıra beş duyu organlarımızı da çalıştırmamız gerekir. Kendinizi gizli şişman olarak görürseniz bu şişmanlama olasılığını artıracaktır. Hep aynı kiloya gelme korkusunu taşıyacaksınız. Halbuki kendinizi hep inmek istediğiniz kiloya inmiş olarak tasavvur edin. Bu halinizde vücudunuzun, yüzünüzün nasıl göründüğünü düşünün. Kendinizi hep zayıf olarak hayal edin. O zaman beyniniz tarafından zayıf görüntünüz beş duyu organlarınıza resmedilecektir. Beyin de tokluk-açlık duygunuzu ona göre hazırlayacak ve otomatik olarak düşünce gücünüzle az yemek yiyeceksiniz.

NLP yöntemini uygularken kendinize hep şevkatli ve daha sevgi oldu davranın. Yani kendi kendiniz sürekli motive edin. Mesela bir çikolata yediğinizde kendinize iradesiz demeyin. Çünkü tersi bir şekilde kendinizi azarlarsanız bu sizde suçluluk duygusu yaratarak daha çok yemenize neden olur.

Daha Zayıf Görünmenin Püf Noktaları

Her kadının belirli bölgeleriyle sorunu vardır. Burada önemli nokta sıkıntılı olduğunuz bölgeyi belirlemektir. Beliniz mi kalın? Kalçanız mı büyük? Göğüsleriniz mi küçük? Öncelikle sıkıntılı bölgeyi belirlemeli ve size vereceğim ipuçlarını dikkate alarak giyinmelisiniz. Ve farkı göreceksiniz.






Belinizi kalın buluyorsanız ya da belinizi daha ince mi göstermek istiyorsunuz. Yapmanız gereken şey oldukça basit. Belden oturtmalı elbiseleri seçerek belinizi ince gösterebilirsiniz. Etek kısmı daha bol ve hareketli olursa dikkat belinizden eteğe kayacaktır. Kullanacağınız elbisenin beline kemer takmanız belinizi daha ince gösterecektir.
Eğer basenleriniz de sıkıntı olduğunu düşünüyorsanız. Kalem etek, kalem elbise tercih etmelisiniz. Pantolon tercih edecekseniz, yüksek bel pantolon tercih etmelisiniz.






Hemen hemen herkesin bildiği gibi dikine çizgili pantolonlar olduğunuzdan daha zayıf gösterecektir.










Büyük göğüslerinizden şikayetçiyseniz bisiklet yaka ya da v yaka üstleri tercih etmelisiniz. Büyük göğüsleri en güzel kamufle eden üst ise balıkçı yakalardır. Eğer küçük göğüslerden şikayetçi iseniz tam tersiniz uygulamalısınız.

Yapılmaması gerekenler;
  1. Enine çizgili kıyafetler her şekilde sizi olduğundan daha kalın gösterecektir. Kesinlikle tercih etmemelisiniz.
  2. Kalın bir pantolon ya da etek kullanıyorsanız üzerine kesinlikle ince kumaşlı bir şeyler giymelisiniz.
  3. Kalın bacaklara sahipseniz İspanyol paça pantolonlardan kesinlikle uzak durmalısınız.

ARTIK KADINLAR DA TIRAŞ OLUYOR!

Cilt yaşlanmasını önlemek için kadınların da tıraş olduğunu biliyor muydunuz?

Artık kadınlar da tıraş oluyor! İspanya’da yayınlanan La Vanguardia gazetesinde yer alan bir haberde, tıraşın deriyi daha diri ve daha genç tutmasından dolayı özellikle Asyalı kadınlar arasında yayıldığı iddia edildi.
Habere göre, İngiliz bilim adamlarının gerçekleştirdiği bir araştırmada tıraş olurken zamanla tüylerin daha sert ve daha siyah çıkma olasılığının erkeklere oranla kadın cildinde aynı tepkiyi göstermediği ortaya çıktı.

İngiliz doktor Michael Prager yaptığı açıklamada tıraşın ciltte yaşlanmayı önlediğini kabul ederek tıraşlı bölgedeki derinin canlılığının diğer bölgelere oranla daha fazla olduğunu söyledi.

Araştırmaya katılan diğer bir doktor olan Neal Schultz ise yıllarca tıraş olan bir erkeğin aynı yaştaki kadına göre daha az yaşlandığının belirlendiğini hatırlatarak bu yöntemin kadınlar arasında da uygulanabileceğini söyledi.

Araştırmaya katılan Angela Gravin adlı bir kadın haftada üç kez tıraş olduğunu, tıraş sonrası yüzüne sürdüğü kremlerden çok olumlu sonuçlar aldığını ve tüylerin ne daha siyah ne de daha sert çıktığını ifade etti. Yüzündeki tüyleri sekiz yıl boyunca haftada üç kez tıraş eden bir kadın “Yüzümdeki yumuşaklığı ne lazer ne de ağda yaparak elde ettim. Köpük sürerek tıraş olmak en iyi çözüm” dedi. Japonya’da yaşayan kadınların bu yöntemi yıllarca kullandığı ve tıraş olmayı güzelliğin bir parçası olarak gördüğü de öne sürüldü. La Vanguardia gazetesi ayrıca dünyadaki bazı güzellik firmalarının kadınlar için özel tıraş köpükleri çıkardığını ve bunları hızla piyasaya sürerek önemli gelirler elde etmeye başladığını yazdı. (DHA)

Koltuk Altı Kararması Nasıl Giderilir?

Öncelikle koltuk altı kararmasının neden oluştuğuna bir bakalım.
Koltuk altı kararması genetik olabileceği gibi, kullandığınız deodoranttan, koltuk altlarınızı jiletle almaktan dolayı oluşabilmektedir.
Özellikle yaz aylarında oldukça canımızı sıkan ve çirkin bir görünüme yol açan koltuk altı kararmasına nasıl çözüm bulacağımızı birkaç yöntemle sizlere açıklıyorum.
Cilt beyazlatıcı kremlere para vermenize gerek yok, herkesin buzdolabında bulunan limonla bu sorununuzdan kurtulabilirsiniz. Çok kolay ve pratik olan bu yöntemle 10 gün kadar kısa bir sürede koltuk altınızın renginin açıldığını fark edeceksiniz. Bir adet limonunu ortadan ikiye bölün her bir parçayı koltuk altınıza sürün. Bu işlemi iki günde bir yapmanız gerekmektedir. 10 günün sonunda koltuk altlarınızdaki renk açılmasını fark edeceksiniz. Bu yöntemi kararan dirseklerinize de uygulayabilirsiniz.
- Limon suyuna 1 tatlı kaşığı bal ve az miktarda da zerdeçal ekleyerek macun kıvamı oluşturup koltuk altlarınıza uygulayın 20-30 dakika beklettikten sonra durulayıp cilt tipinize uygun bir nemlendirici sürün. Kısa sürede koltuk altınızdaki koyu rengin açıldığını fark edeceksiniz.